TÜRKİYE CUMHURİYETİ

Türkiye

Türkiye Cumhuriyeti

Bayrak

Bayrak

Cumhurbaşkanlığı forsu
Cumhurbaşkanlığı forsu
Slogan: Yurtta sulh, cihanda sulh
Ulusal Marş: İstiklâl Marşı 

 
Konum
Türkiye'nin dünya üzerindeki konumu.
Başkent Ankara
41°1′N 28°57′E / 41.017°N 28.95°E / 41.017; 28.95
Resmî dil(ler) Türkçe
Milliyet Türk
Yönetim biçimi Parlamenter cumhuriyet
- Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk
- Cumhurbaşkanı Abdullah Gül
- Meclis Başkanı Cemil Çiçek
- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
- Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç
Kuruluş  
- TBMM'nin kurulması 23 Nisan 1920
- Saltanatın kaldırılması 1 Kasım 1922
- Lozan Antlaşması 24 Temmuz 1923
- Cumhuriyetin ilanı 29 Ekim 1923
Yüzölçümü  
- Toplam 783.562 km² (38.)
302,535 mil²
- Su (%) 1.3
Nüfus  
- sayımı 74.724.269[1]
- Yoğunluk 97/km²
239.8/mil²
GSYİH (SAGP) 2011
- Toplam 1.295 trilyon $[2] (15)
- Kişi başına 17.330 $[2] (41)
GSYİH (düşük) 2011
- Toplam 772 milyar $ [3] (16)
- Kişi başına 10.444 [3] (57)
Gini (2010) 0,402 [4]
İGE (2011) artış 0,699[5] (92)
Para birimi Türk lirası () (TRY[6])
Zaman dilimi Doğu Avrupa Zaman Dilimi (UTC+2)
Trafik akışı sağ
ISO 3166 kodu TR
Internet TLD .tr
Telefon kodu +90
1 Türk lirası (TL), 1 Ocak 2009 tarihinde Yeni Türk lirasının yerini aldı.
2 Lozan Antlaşması (1923).
3 Nüfus yoğunluğu sıralaması 2011 rakamlarına göredir.
4 İnsani Gelişme Raporu 2007/2008, sayfa 230. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (2007). 30 Kasım 2007 tarihinde erişildi.

Türkiye veya resmî adıyla Türkiye Cumhuriyeti[7] (Bu ses hakkında Türkiye Cumhuriyeti ), başkenti Ankara olan ve Eski Dünya karaları denilen Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının birbirine en çok yaklaştığı noktada bulunan ülke. Ülke topraklarının bir bölümü Anadolu Yarımadası'nda, bir bölümü ise Balkan Yarımadası'nın uzantısı olan Trakya'da bulunur. Ülkenin üç yanı Akdeniz, Karadeniz ve bu iki denizi birbirine bağlayan Boğazlar ile Marmara Denizi ve Ege Denizi ile çevrilidir. Komşuları; Yunanistan, Bulgaristan, Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan (Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti), İran, Irak ve Suriye'dir.

Türkiye, günümüzde bağımsız altı Türk devletinden biridir. Ülkedeki en yaygın din İslâm'dır, fakat devletin resmi dini yoktur.[8] Ülkenin resmi dili Türkçe'dir.

Oğuzlar, bugün Türkiye (Halk Latincesi'nde "Türklerin Yurdu" anlamına gelen Turchia kelimesinden türemiştir) olarak bilinen alana 11. yüzyılda göç etmeye başlamıştır. Göç, Selçukluların Bizanslılar karşısında elde ettikleri Malazgirt Zaferi'yle hızlanmıştır.[9] Birçok küçük beylik ve Anadolu Selçuklu Devleti, Anadolu'yu Moğol İstilasına kadar yönetmiş ve 13. yüzyılda Osmanlı Beyliği Anadolu'yu birleştirerek Doğu Avrupa, Yakın Doğu ve Kuzey Afrika'yı yöneten bir imparatorluk hâline gelmiştir. I. Dünya Savaşı'ndaki yenilgisinin ardından çöken Osmanlı İmparatorluğu'nun birçok bölgesi İtilaf Devletleri'nce işgal edilmiştir. Atatürk önderliğindeki genç bir subay kadrosunun örgütlediği başarılı direnişin ardından 1923 yılında nihayet ilk cumhurbaşkanı Atatürk olan Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.

Türkiye, kadim kültürel mirasıyla demokratik, laik, üniter ve anayasal bir cumhuriyettir. Türkiye, Avrupa Konseyi'ne, NATO'ya, OECD'ye, AGİT'e ve G-20'ye üye olarak Batı Dünyasıyla bütünleşmiştir. 1963 yılından beri Avrupa Ekonomik Topluluğu'nun imtiyazlı ortağı ve 1995 yılından beri Gümrük Birliği'nin üyesi olan Türkiye, 2005 yılında Avrupa Birliği ile tam üyelik müzakerelerine başlamıştır. Türkiye aynı zamanda Türk Konseyi, Türk Kültür ve Sanatları Ortak Yönetimi, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Ekonomik İşbirliği Örgütü gibi örgütlere üye olarak Orta Doğu ile, Orta Asya'daki Türk devletleri ile ve Afrika ülkeleri ile yakın kültürel, politik, ekonomik ve endüstriyel ilişkiler geliştirmiştir.

Avrupa ve Asya kıtaları arasındaki geçiş yollları üzerindeki konumu Türkiye'ye anlamlı bir jeostratejik önem kazandırmaktadır. Türkiye, siyaset bilimciler ve ekonomistlere göre stratejik konumu, büyük ekonomisi ve askeri kabiliyetiyle bir bölgesel güçtür.[10][11]

Etimoloji [değiştir]

Tarihçi İlber Ortaylı bir makalesinde Cenevizli ve Venedikli tüccar ve diplomatların, 12. yüzyılda, Türkiye'yi Turchia ve Turkmenia olarak tanımladıklarını belirtir.[12] Ayrıca, Türkiye adı ilk defa 1190'da bir yazılı kaynakta, Haçlı Seferi vak'ayinamesinde geçmektedir.[kaynak belirtilmeli] Abdulhaluk Çay ise Turchia tanımını çok daha gerilere götürür ve Turchia tabirine ilk defa 6. yüzyılda Bizans kaynaklarında rastlandığını belirtir ve şöyle der "Bu tabir 9. ve 10. yüzyıllarda İdil/Volga Nehri'nden Orta Avrupa'ya kadar uzanan saha için kullanılmıştır. Bu kullanımın Kafkasya bölgesinde Hazar Kağanlığı için Doğu Türkiye’si, Arpad Hanedanı'nın kurduğu Macar Devleti için Batı Türkiyesi şeklinde olduğunu ve aynı tabirin 12. yüzyıldan itibaren Anadolu için kullanıldığını belirtir. Tarihte 13-14. yüzyıllarda Mısır Memlûkleri de Türkiye adını kullanmışlardı: "ed-devlet üt Türkiya" (1250-1387). Türkçedeki kelime anlamı ise Türk ve İye (ait) kelimelerinin birleşmesi ile oluşan Türkiye kelimesidir.

Osmanlı Devleti'nde, 19. yüzyıla kadar Türkiye adı kullanılmadı; Devlet-i Âliyye, Devlet-i Osmaniye, Memalik-i Şahane, Diyar-ı Rum adları kullanıldı. Fakat dış dünyanın zaman zaman Osmanlı İmparatorluğu adını kullanmak yerine Türkiye adını kullandığı bilinmektedir. O dönemde yabancı dillerle çizilmiş haritalara bakıldığında bu durum açıkça ortadadır. Daha sonra, Jön Türkler arasında Osmaniye yerine Türkistan, Türkeli, Türkili gibi adlar önerildiyse de, Orta Asya'da Türkistan adlı bir devlet olduğundan bu benimsenmedi. Anayasada (1921) "Türkiye"[13] adı yazıldı ve 1923'de devletin resmi adı Türkiye olarak kabul edildi.

Türkiye Cumhuriyeti'nin 29 Ekim 1923'ten 1 Kasım 1928'e kadarki isminin yazılışı Osmanlı Türkçesi ile جمهورية تركيا şeklindedir. 1 Kasım 1928 tarihinde 1353 sayılı "Yeni Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun"un kabul edilmesi ile yazılış bugünkü halini almıştır.

Türkiye tarihi

Antik çağda Anadolu'ya hakim olan birçok medeniyetten sonra, Anadolu'da 26 Ağustos 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi'nden itibaren Türklere Anadolu'nun kapısı açılır. Doğu Roma (Bizans) imparatoru Romen Diyojen ile Büyük Selçuklu hükümdarı Alp Arslan arasında geçen bu savaşı Selçuklu ordusu kazanmış ve Anadolu'nun hızlı bir şekilde Türkleşme süreci başlamıştır. Selçuklu hanedanına mensup olan Kutalmışoğlu Süleyman Şah, 1077'de Anadolu Selçuklu Devleti'ni kurarak bugünkü Türkiye'nin temellerini atmış sayılmaktadır.

Cumhuriyet dönemi [değiştir]

Türkiye Cumhuriyeti, Mustafa Kemal ve silah arkadaşları tarafından, Kurtuluş Savaşı'nın kazanılması ile, I. Dünya Savaşı'ndan yenik çıkmış ve savaşı kazanan devletlerce paylaşılmış Osmanlı İmparatorluğu'nun Anadolu ve Trakya'da kalan toprakları üzerine kurulmuştur. İstiklal Harbi, Misak-ı Milli sınırları[14] içinde ülke bütünlüğünü korumak, milli egemenliğe dayalı, tam bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak için Büyük Millet Meclisi tarfından yönetilen, çok cepheli bir savaştır.

Kurtuluş Savaşı'nda düşmana karşı koyan, ülkenin direniş örgütlenmeleri ve güçleri olan milli güçler, Osmanlı ordusu ile Kurtuluş Savaşı milis ve gönüllülerinden oluşan Kuvayı Milliye'dir.

Kuvayı Milliye, ülkenin dört bir yanının Yunan, İngiliz, Fransız, İtalyan birliklerince ele geçirildiği, Mondros Mütarekesi ile ülkeye ağır koşulların dayatıldığı, Osmanlı ordusunun silahlarının alınıp dağıtıldığı, her şeyin bitti sanıldığı günlerde, milletin tepkisi olarak doğan bir halk direnişidir.

12 Haziran 1919'da Havza'dan Amasya'ya gelen Mustafa Kemal Paşa buradan yayımladığı bildiri ile ülkenin içine düştüğü durumu açıklıkla saptıyor, çözümün bütün güçlerin birleşmesinden geçtiğini vurguluyordu. Mustafa Kemal Amasya'da Anadolu ve Rumeli'de kurulan Müdafaa-i Hukuk Dernekleri'ni birleştirme, kongreler yaparak tüm milletin kesin kararına dayalı yeni bir yönetim kurma amacıyla Amasya Tamimi'ni hazırlamıştır.[15]

Bu tamim milli egemenliğe dayalı yeni Türk devletinin kurulması yolunda atılan ilk adımdır. Milletin teşkilatlandırma ve mücadele yöntemleri belirginleşmiştir. Milli Egemenlik ve milli bağımsızlık fikri ilk kez ortaya atılmıştır.

8 Temmuz'da İstanbul'a görevinden ve askerlikten ayrıldığını bildirerek, Osmanlı Hükûmeti ile tüm ilişkilerini sona erdiren Mustafa Kemal ertesi gün Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Erzurum Şubesi'nin başkanlığına seçildi. 23 Temmuz 1919'da Mustafa Kemal'in başkanlığında toplanan Erzurum Kongresi'nde[16] alınan karar ile;

Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, bölünemez
 
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ilk üyeleri

Milli direnişi oluşturmada ikinci büyük adım olan ve 4-11 Eylül 1919 tarihinde yapılan Sivas Kongresi'nde[17] Mustafa Kemal Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin başkanı olarak seçilerek Milli Kurtuluş Savaşı'nın yetkili lideri haline gelmiştir.

27 Aralık 1919'da Ankara'ya gelen Mustafa Kemal, Ankara'yı Anadolu'daki direniş hareketinin merkezi olarak seçmiştir.

İstanbul'un işgalinden üç gün sonra Mustafa Kemal, 19 Mart 1920 tarihli bildiriyi yayımlayarak, olağanüstü yetkiler taşıyan bir meclisin Ankara'da toplanacağını bildirerek, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş temellerinin Ankara'da atılmasını sağladı.

Atatürk 21 Nisan'da yayımladığı ikinci bir bildiri ile, Meclis'in 23 Nisan günü toplanacağını ve açılış töreninin nasıl yapılacağını duyurdu.[18]

TBMM, 24 Nisan 1920 günü yaptığı ikinci toplantısında Mustafa Kemal'i başkanlığa seçti. Mustafa Kemal, kendi öncülüğünde kurulan TBMM'nin başkanlığını Cumhurbaşkanı seçildiği gün olan 29 Ekim 1923 tarihine kadar sürdürdü.

Siyasal hayat [değiştir]

Ana maddeler: Türkiye Cumhuriyeti siyasi tarihi, Atatürk İnkılapları ve Mustafa Kemal Atatürk

9 Eylül 1923'te Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulmuş olan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk siyasi partisidir.[19][20] Merkez kanatta yer alır

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk

Başlangıçta adı "Halk Fırkası" olan parti 1924 yılındaki kurultayda adını Cumhuriyet Halk Fırkası olarak değiştirdi. 1927 yılında Atatürk tarafından belirlenen, "Cumhuriyetçilik", "Halkçılık", "Milliyetçilik", ve "Laiklik" ilkelerini tüzüğüne ekledi. 1935 yılındaki kurultayda daha önceki dört ilkeye Atatürk'ün kararıyla "Devletçilik" ve '"Devrimcilik" ilkeleri de eklenerek ilkeler altıya çıkarıldı ve partinin adı "Cumhuriyet Halk Partisi" oldu.

Doğu ve Orta Avrupa sağ ve sol diktatörlerin baskısı altında idi. Almanya'da Hitler İtalya'da Mussolini, İspanya'da Francisco Franco'nun faşist yönetimleri vardı. Fransa, Belçika ve İsviçre'de kadınlar en temel insan haklarından biri olan siyasal haklardan yoksun bulunuyorlardı. Nüfusun yarısını oluşturan kadınların seçme ve seçilme özgürlükleri yoktu.

II. Dünya Savaşı'nın hemen ardından, gerek uluslararası siyasetteki gelişmeler, gerekse ülke içindeki yeni oluşumlar rejimin genel niteliğinde önemli değişiklikleri gündeme getirdi. Basında ve mecliste çok partili siyasal sistemi savunan bir anlayış oluştu. Buna CHP genel başkanı ve cumhurbaşkanı İsmet İnönü de yaptığı konuşmalarla destek verdi.[21][22]

Çok partili hayata geçiş

Ana madde: Türkiye Cumhuriyeti'nin Çok Partili Dönemi

1946 yılından itibaren Türk siyasi hayatının CHP dışında ikinci bir partinin kurularak seçimlere çok partili olarak gidilmesi ile başlamıştır.

Çok partili hayat 1945 yılında Nuri Demirağ tarafından kurulan Milli Kalkınma Partisi ile başlamıştır. Fakat Milli Kalkınma Partisi istediği başarıyı elde edememiştir. 1958 yılında kendi kendini feshetmiştir. 7 Ocak 1946'da Dörtlü Takrir'e imza atanlar tarafından kurulan Demokrat Parti'nin (DP) parti genel başkanlığına Celâl Bayar getirildi. DP, ekonomi ve siyasette liberal düzenlemeleri savunuyordu.

1950 genel seçimleri'nde Demokrat Parti galip olarak çıkmıştır. Yürütmenin başı olan ve devletin atacağı adımlara karar veren kişi Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı süresince cumhurbaşkanı iken DP iktidarından sonra başbakana geçmiştir. Türkiye'yi yürütme Adnan Menderes liderliğindeki DP ilk başlarda çok popülerken 1950'lerin sonlarına doğru yaşanan ekonomik sıkıntılar ve hükûmetin antidemokratik uygulamaları nedeniyle sıkıntılı bir döneme girmiş ve 1960 yılında yapılan askerî darbe ile çok partili yaşam kesintiye uğramıştır.[kaynak belirtilmeli] Darbe neticesinde dönemin cumhurbaşkanı Celâl Bayar ve dönemin Başbakanı Adnan Menderes idama mahkûm edilmiş fakat baskılar neticesinde Celâl Bayar'ın cezası müebbede çevrilirken, Adnan Menderes, Hasan Polatkan, Fatin Rüştü Zorlu idam edilmişlerdir.

Yönetim biçimi

Ana madde: Türkiye'de siyaset
Recep Tayyip Erdoğan, 2003 yılından beri başbakanlık görevini sürdürmektedir.

Yönetim biçimi Cumhuriyet olan Türkiye Cumhuriyeti, Mustafa Kemal önderliğinde 1923'te kurulmuştur. Resmî dili Türkçedir. Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti yönetim anlayışı vardır. Kuvvetler ayrılığı esası vardır. Yasama işlerini Türkiye Büyük Millet Meclisi, yürütme işlerini Hükûmet, yargı işlerini ise bağımsız mahkemeler yapar. Türkiye'de 1923'te cumhuriyetin ilanı ile devlet başkanı, cumhurbaşkanı sıfatını almıştır. Cumhurbaşkanı devletin başı ve başkomutandır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türk Milleti'nin birliğini temsil eder. Anayasanın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye Cumhuriyeti'nin yasama organıdır. Halk tarafından her 4 yılda bir yapılan seçimler ile belirlenen milletvekilleri, TBMM çatısı altında yasama görevini yerine getirmek üzere kanunları belirler. TBMM'ye 550 milletvekili seçilmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti'nde yürütmenin başı olan ve devletin atacağı adımlara karar veren başbakan, Bakanlar Kurulu'na başkanlık eder, hükûmeti ve icraatlarını yönetir. Türkiye Cumhuriyeti'nde her 4 yılda bir genel seçimle oluşan Meclis tarafından Başbakan, 4 yıl süre ile seçilir.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), 9 Eylül 1923'te Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulmuş olan, Türkiye'nin ilk siyasi partisidir. Atatürk zamanında merkezde bir çizgi takip ederken, çok partili düzene geçişle birlikte ortanın soluna doğru kaymıştır. 1927 yılında "Cumhuriyetçilik", "Halkçılık", "Milliyetçilik", ve "Laiklik" ilkelerini tüzüğüne ekledi. 1935 yılındaki kurultayda daha önceki dört ilkeye "Devletçilik" ve '"Devrimcilik" ilkeleri de eklenerek ilkeler altıya çıkarıldı ve partinin adı "Cumhuriyet Halk Fırkası" oldu.

Dış politika

I. Dünya Savaşı'nın galip devletleri ile eşit koşullarda imzalanan Lozan Antlaşması'nın ardından var olan devlet, Türkiye adı altında cumhuriyet olarak varlığını sürdürmeye devam etmiştir.

Atatürk döneminde dış politikalar

Mustafa Kemal Atatürk, Yurtta Barış, Dünyada Barış sözü ile uluslararası ilişkilerde Türkiye'nin resmî politikasının ne olacağını tüm dünyaya belirtmiştir. Atatürk barışçıl; ancak Türk Milleti'nin çıkarını gözeten bir dış politika izlemiş ve bunun için döneminde bölge eksenli oluşumlar sağlamaya çalışmıştır. Bunla hem ülkenin hem ekonomik ve siyasi açıdan Türkiye için önemli olan bölge ülkelerinin her alanda işbirliği yapmasını sağlayarak Batılı ülkelerin uygulamaya çalıştığı dış etkiyi kırmayı amaçlamıştır.

Türkiye ve Milletler Cemiyeti

Türkiye, Milletler Cemiyeti'ne davet edilerek üye olmuştur. II. Dünya Savaşı'ndan sonra Milletler Cemiyeti'nin yerini alan Birleşmiş Milletler'in ise kurucu üyesidir.

Sadabat Paktı

Ana madde: Sadabat Paktı

Atatürk, ölümünden bir yıl önce (8 Temmuz 1937) gerçekleştirdiği Sadabat Paktı ile Ortadoğu ve Kafkaslar'da İran'ı kendisine asıl muhatap olarak görmüş İran ile Türkiye'nin bölgesel işbirliği ve ortaklık antlaşması olarak Sadabat Paktı'nın imzalanmasını gerçekleştirmiştir. Türkiye, İran, Irak ve daha sonra SSCB'nin önerisiyle Afganistan katılmıştır.[23] Sadabat Paktı, II. Dünya Savaşı sonrasında hukûken yürürlükte kalmıştır; ancak Atatürk sonrasında unutulmuştur.

Balkan Antantı

Ana madde: Balkan Antantı

1934'te yapılan Üçüncü Balkan Konferansı sonucu ortaya çıkan Antant ile birlikte, taraflardan biri Balkanlı olmayan bir devlet tarafından saldırıya uğrar ve bir Balkan devleti de saldırgana yardım ederse, diğer tarafların bu Balkanlı saldırgana karşı birlikte savaşa gireceklerine dair gizli bir protokol de imzalanmıştı.

Kaynak:http://tr.wikipedia.org


 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol